AGERNON'A ÇİÇEKLER-Daniel Keyes
- Sümeyye Akarsu
- 12 Haz
- 4 dakikada okunur

"Yaşarsınız, öğrenirsiniz, öğrendikçe bundan zevk alır ve daha fazla deneyim için çalışırsınız, sonra oldum dersiniz, ondan sonra olmadığınızı anlarsınız. Çünkü evren bir insanın akıl sınırlarından daha geniştir. Evreni aklınıza sığdırmak için aklınızı genişletmeye çalışır, bunun için çok emek verirsiniz fakat sonunda bir hiç olduğunuzu kabullenip cahilliğinizle yüzleşirsiniz. Başladığınız yere aynı kişi olmayarak dönmek acı vericidir."
Bu sözler bana aitti, kitabın bana hissettirdiği birçok duygudan biri, başladığın yere aynı kişi olmayarak dönmenin acı verici hissi.
"Algernon'a Çiçekler" kitabını birçok defa duydum ve nasıl olduysa "Karısını Şapka Sanan Adam" isimli nörolojik vakaların yer aldığı kitabı okuduktan sonra bu kitaba başlamak nasip oldu. Kitaplarla ilgili mucizevi olaylar hep başıma gelir, konusunu dahi bilmeyerek başladığım bu eser de nörolojik bir vakayı anlatıyor.
Charlie Gordon 32 yaşında zeka geriliği olan bir hastadır. Ve kitap tamamıyla Charlie'nin kendi yazdığı ilerleme raporlarından, hayatını anlatan günlüklerinden oluşmaktadır. Bu sayede yazar, zeka geriliği olan birinin iç dünyasına girerek onu daha iyi anlamamızı sağlıyor. Ailesi tarafından Warren Devlet Bakımevine verilen ve amcası Herman tarafından alınarak bakımı üstlenilen Charlie, Donner'in Fırınında çalışmaktadır. Amcası Hermen'in ricası üzerine bu fırında ayak işlerinde görevlendirilir, amcası Hermen öldükten sonra Charlie'nin hayatı fırın, ev, okul arasında geçer. Bir gün Charlie'nin tüm hayatını değiştirecek bir olay olur, Algernon adlı fareye uygulanan zeka deneylerini bir insanın üzerine uygulamaya karar verirler. Charlie Gordon bu deney için çok uygun bir tercihtir. Profesör Nemur ve Dr.Strauss, Charlie'nin psikolojik durumunu inceleyen Burt'ün de katkılarıyla bu deneye başlarlar ve Charlie ameliyat olur.
Öğretmeni Alice Kinnian da bu süreçte Charlie'nin yanında olarak ona destek verir. Charlie yavaş yavaş ilerleme kaydeder, bu ilerleme ile sorgulamaları başlar, "Şimdi anlıyorum ki, üniversiteye gitmenin ve bir eğitim almanın en önemli nedenlerinden biri, tüm hayatınız boyunca doğru olduğuna inandığınız şeylerin doğru olmadığını öğrenmekmiş."
Bu tip sorgulamalarla beraber duyguları da değişir, mesela daha önce öğretmeni Alice'in güzelliğinin farkında değildi, ona karşı derin duygular beslemeye başlar. Fırında çalıştığı arkadaşlarının eskiden ona karşı tutumlarının farkında değildi, Charlie ile dalga geçip onu aşağıladıklarında Charlie çoğunlukla gülerek karşılık verirken, artık onların kötü davranışlarının farkına varır. Charlie'nin ameliyat olduğunu yakın çevresi bilmiyordur ve onun ilerlemesinden, zekasından rahatsızlık duymaya başlarlar. Zeka seviyesi öyle ilerler ki onu ameliyat eden doktor ve profesör de bu durumdan rahatsızlık duyar. Sürekli vaktini kütüphanede geçiren Charlie birçok insandan daha fazla bilgiye sahiptir.
Tam bu noktada eskiden hayranlık duyduğu, keşke bende onun kadar akıllı olabilsem dediği herkesin ne kadar da bilgisiz olduğunu fark eder, onları aşağılar, küçük görür. Önceki raporlarını okuyup şöyle düşünür; "Cehaletimi, çocuksu saflığımı ve düşük düzeyde zeka sahibi olan birinin karanlık bir odadan dışarıdaki göz kamaştırıcı ışığa nasıl baktığını gördüm." Birçoğumuzun başına gelmiştir böyle olaylar, zamanında çok başarılı ve zeki gördüğümüz insanlar, kendimizi gerçekleştirip, bilgimizi ve tecrübemizi artırdıkça gözümüzde önemini yitirebiliyorlar. Charlie her iki dünyanın da en donanımlı insanı olarak bu farkı bizler kadar hafif yaşamıyordu elbette, zekanın en alt seviyelerinden en üst seviyelerine çıkmış biri olarak, onun duyguları, öfkesi, hayal kırıklıkları çok daha fazla oldu.
Her ne kadar Charlie üstün zekalı birey haline gelmiş olsa da kopamadığı ve sürekli karşısına çıkan eski Charlie ile yüzleşip duruyordu. "Kendim olmadığım duygusuna engel olamıyorum. Ben onun yerini gasp etmişim ve beni fırından nasıl attılarsa, ben de onu kendi yerinden atmışım gibi geliyor..." Zeka geriliği yaşarken eski hayatına dair hiçbir anısını hatırlamazken, ameliyattan sonra yavaş yavaş anne ve babasının, kız kardeşi Norma'nın ona hissettirdiklerini hatırlamaya başlamıştı. Charlie bu anıları bizimle paylaşırken çok üzüldüm, ailesini yadırgamadım çünkü başıma gelmeyen ve nasıl davranacağımı asla bilemeyeceğim bir durum için başkalarını yargılamak doğru gelmiyor. Siz hikayeyi okurken belki annesine kızabilir ya da ona hak verebilirsiniz, ancak ben yorumsuz kaldım.
Charlie her ne kadar bilgi düzeyini artırsa da eksik bir yanı vardı, duygusal zekası mantıksal zekası kadar hızlı ilerlemiyordu. Empati kurmakta çoğu zaman zorlandı. "Sanki son birkaç ay içinde özümsediğim tüm bilgiler bir araya gelmiş ve kavrayışın zirvesine oturmuş gibi hissediyorum... Bilinç düzeyinde gidebildiğim kadar gitmiş bulunuyorum, şimdi sıra farkındalık düzeyinin altındaki gizemli işlemlere geldi... Şimdi biliyorum ki, hepimizin atladığı bir şey var: Sevgi ve şefkat eli, değmeyen zeka ve eğitim beş para etmez... Zeka bir insanın sahip olabileceği en büyük lütuflardan biri... Ama ne yazık ki, bilgi arayışını kapı dışarı ediyor... Zeka düzeyim düşükken, pek çok arkadaşım vardı. Şimdi hiç yok... Ben egoist bir pisliğim."
İlk başta bilgisi sürekli artış gösteren Charlie'nin artık farkındalığı da oluşmuştu, yaşadığı birçok deneyim oldu. Görüştüğü Fay isimli kadın, kendi başına tutmuş olduğu daire, Alice ile yaşadıkları, annesiyle ve kız kardeşiyle yüzleşmesi, Algernon isimli fare ile kurduğu bağ ve daha birçok detay. Kitabı okuyacak olanlara çok fazla detay vermeden toparlamak istiyorum.
Kitabın sonunda Charlie'nin eskiye yeni bir insan olarak dönüşünü göreceksiniz. Bu kitap, doğuştan engelli birçok kardeşimizi daha iyi anlamımızı sağlamakla beraber zekanın her şey olmadığını da öğretti. Birçok zeka türü var, çok zeki olup maalesef empati yoksunu olan profesörlerin, bilim insanlarının ne kadar vicdansızca hareket ettiğini ve insanlığa yarardan daha çok zarar verdiğini birçok kez gördük. Tek bir ulusun zenginlik ve refahı için başka ulusları hiçe sayıp, onlara zarar vermeleri farkındalığı olmayan bir zekanın işareti. Charlie'nin bir cümlesi vardı; "Korkuyorum, hayattan veya ölümden veya hiçlikten değil, hiç var olmamışım gibi o ışığı harcamış olmaktan korkuyorum." Charlie'ye akıllı olabilmesi için ikinci bir şans verildi, bizler ise doğuştan o şansa sahibiz. Ve o şansı nasıl ve nerede harcıyoruz, bunu iyi düşünmeliyiz. Anlamlı bir hayat gayelerimizden biri olmalı.
Keyifli Okumalar
Sümeyye Akarsu
Comments