BEYAZ GECELER- FYODOR DOSTOYEVSKI
top of page

BEYAZ GECELER- FYODOR DOSTOYEVSKI


Dostoyevski'nin diğer eserlerinden duygu bakımından farklı olan "Beyaz Geceler" eserinin neden farklı olduğunu da bu yazımda anlatacağım. Dostoyevski okurları bilir, kitaplarında hep bir karamsarlık söz konusudur. Fakat "Beyaz Geceler" eseri bilindik bir Dostoyevski tarzından daha fazla coşku, tutku ve aşk içerir. Hatta eseri tek bir cümleyle anlatacak olursak "Bir hayalperestin dört günlük aşk hikayesi" diyebiliriz.

"Bu eser diğerlerinden neden farklı?" sorusunun cevabı ise Dostoyevski'nin hayatında gizli. Yazarların hayatı her zaman eserlerini etkiler. Hem ne demiş İsmet Özel "Acı çekmek ruhun fiyakasıdır." Ruhumuz acı çektikçe hayatımızın bize sundukları daha farklı olmuyor mu!

Zor bir çocukluk geçirdi Dostoyevski fakat onca kötü şeye rağmen çabaları sonucu Petersburg'daki mühendis okuluna girdi ve başarılı bir şekilde okulunu bitirdi. Daha sonra istihkam bölüğüne giren Dostoyevski burada bir yıl kadar görev yaptı ve istifa etti. Edebiyat hayatı bu noktada başladı. İlk kitabı "İnsancıklar"ı 1846'da yayınladı. Fakat umduğu ilgiyi bulamayınca politikaya adım attı.

1849'da I.Nikolay'ın baskıcı rejimine muhalif Petraşevski grubunun üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı ve kurşuna dizilmek üzereyken affedilip sürgüne gönderildi. "Beyaz Geceler" eserini sürgüne gitmeden önce kaleme aldı. İş Bankası Yayınları'nın yayınladığı bu eserin içinde yine Dostoyevski'ye ait sürgünden önce yazdığı hikayeler vardır. Bunlar; "Başkasının Karısı", "Noel Ağacı ve Nikah", "Haysiyetli Hırsız", "Yufka Yürekli" adlı hikayelerdir.

Dostoyevski'nin daha önce okuduğum eserleriyle farklı olan bu hikayeler, sürgünün ona kattıklarını göstermekte. Aslında "İnsancıklar" eserini de okuyup aradaki farkı daha fazla keşfetmek niyetindeyim. Bazen insanın yaşadıkları kötü gibi görünse de, aslında onlar onu var eden, kişiliğini, benliğini ortaya çıkartan unsurlardır. Dostoyevski'nin hayatından çıkartılacak çok ders var. Hayat bir yolculuk ve başımıza gelen hiçbir şey tesadüf değil. Bizler hayatın bize sunduklarını nasıl sanata, faydaya çevirebiliriz ona odaklanmamız gerekiyor.

Sürgünden sonra er rütbesi ile zorunlu hizmete tabi tutulan Dostoyevski subaylığa kadar yükseldi. 1857 yılında Mariya Dmitriyevna ile evlendi. Beş yıl boyunca görevini yaptıktan sonra Petersburg'a geri döndü.

Petersburg'a döndükten sonra "Ezilenler", "Ölülerin Evinden Anılar" adlı romanları yazdı. 1862 yılında çok istediği Avrupa seyahatini gerçekleştirdi. Sonrasında sara nöbetleri ve kumar bağımlılığı yüzünden maddi problemler yaşadı. Bu dönemde "Yeraltından Notlar", "Suç ve Ceza", "Kumarbaz", "Budala", "Ebedi Koca", "Ecinniler" eserlerini yazdı. Eşinin ölümünden sonra sekretiyle evlendi, sonra kızını kaybetti. Daha sonra "Bir Yazarın Günlüğü" ve "Karamazov Kardeşler" eserlerini kaleme aldı.

Karamazov Kardeşler kitabını bitirdikten sonra ciğer kanamasıyla yatağa düştü ve 28 Ocak 1881 tarihinde öldü.

Yaşadığı onca olayla beraber yazdığı onca eser Dostoyevski'nin kalbimizde yerini sağlamlaştırdı. Onun gezdiği sokaklarda gezip, kaldığı evi görmek artık hedeflerim arasında.

Beyaz Geceler, Sankt Petersburg'un sokaklarında geçer, hayalperest bir delikanlının Nastenka adında genç bir kadına vurulmasıyla başlayan hikayenin hüzünlü bir sonu vardır. Kader onları karşılaştırır ve bir şekilde aralarında bir bağ oluşmasını sağlar. Bu bağ hayalperestin hayalleri olur. Hem Bir hayalperest...hiçbir şey arzulamaz, çünkü o an bütün arzuların üzerindedir, çünkü her şey yanı başındadır, çünkü istediği her şeye fazlasıyla sahiptir, çünkü o kendi yaşamının sanatçısıdır ve eserine her an canının istediği süsü ekleyebilir. O masalsı, düşsel dünya da öyle kolay, öyle doğallıkla ortaya çıkar ki! Sanki bütün bunlar serap değil de gerçektir! Cidden bazen bir anlığına da olsa bütün bu yaşamın duygusal kabarışlar, yanılsama, bir algı çarpılması değil, basbayağı gerçek, hakiki, canlı olduğuna inanmaya hazırdır!

Bu güzel eseri okuyup yazarın zihnini anlamaya çalışmak büyük bir zevkti.

... bir daha geri gelmeyecek geçmişi aynı şekilde bugün de kurmayı pek severim ve bir silüet gibi, işsiz ve hedefsiz, sıkıntı ve üzüntüyle Petersburg sokaklarında, caddelerinde dolanırım.

Keyifli Okumalar...

SUKHA

bottom of page