ÖLÜ CANLAR- NİKOLAY VASİLYEVİÇ GOGOL
top of page

ÖLÜ CANLAR- NİKOLAY VASİLYEVİÇ GOGOL


Gogol'un ilk okuduğum eseri "Palto" idi. İnsan bir Paltoya ne çok ideoloji, sosyoloji, ne çok psikoloji sığdırır görmüştük. Şimdi ise Gogol'un "Ölü Canlar" eseri ile feodal kanunlarını, Rus insanının zaaflarını, ahlak ve vicdanlarını inceleme şansına nail oldum. Romanın konusunu oldukça merak ettiğim ve ne yazık ki daha henüz tanışmaya fırsatımın olmadığı Puşkin önerdi.

Roman iki ciltten oluşmaktadır, iki cilt arasında bakış açısı farklılıkları görülür. Burada Gogol'un değişken bir ruh haline sahip olduğunu görürüz. Hayatı boyunca sinir krizleri, ruhsal bunalımlar geçirdi. Gençlik yıllarında başlayan edebiyat tutkusu için Petersburg'a taşındı. Orada memur olmayı istedi fakat olamayınca Almanya'ya gitti, orada da tutunamadı ve tekrar Petersburg'a geri döndü. Petersburg'da istediği maaşlı bir iş bulamasa da düşük bir maaş ile memur olarak çalıştı. Bu görevine ancak bir yıl dayanabildi ve daha sonra oradan da ayrıldı.

Gogol; Fyodor Dostoyevski, Mikhail Saltykov-Shchedrin, Ryünosuke Akugawa, Franz Kafka, Mikhail Bulgakov, Vladimir Nabakov, Flannery O'Connor ve daha birçok yazarı etkisi altına aldı. Ve bence hala da günümüz yazarlarını etkisi altına alıyor. Tahminimce almaya da uzun süre devam edecektir.

Eugene-Melchior de Vogue, Rus gerçekçi yazarlarını tartışırken şöyle demiştir; "Hepimiz Gogol'un Paltosundan çıktık." Peki Gogol kimin paltosundan çıktı? Yukarda da belirttiğim gibi "Ölü Canlar"ın dahi konusunu belirleyen şair ve yazar Puşkin'in.

Yazarın hayatına biraz değindikten sonra şimdi de romana göz atalım. Ölü Canlar romanı, konusundan ismini alır. Evet ana konu Ölü Canlar'dır fakat kim ölü kim diri orası biraz tartışılır. Çünkü anlatılanlara bakılırsa Rus insanının içi çürümüş ve ölmüştür.

Kahramanımız Çiçikov, feodal sistemin bir açığını bulur ve orta sınıftan üst sınıfa geçmek için ahlaksız bir dolandırıcılığa girişir. Ölü köle köylüleri almak niyetiyle köy köy gezer. Çiçikov gezdikçe asıl dolandırıcı ve ahlaksız olanın kendisi değil de yerel halk olduğu anlaşılır. Çünkü Gogol, Rus insanını o kadar çok eleştirir ki bu eserinde, ne kadar cahil, geri kalmış, paragöz, cimri, iftiracı olduklarını ve soylu adının arkasına sığınıp içlerinin ne kadar kokuşmuş olduğunu gözler önüne seriyor. Aslında şu soru yankılanır kulaklarımızda "Ahlaksız, dolandırıcı Çiçikov mudur? Yoksa asla doymak bilmeyen, kumarbaz, sarhoş soylular mı?" Aslında burada Gogol, Feodal Sistemi, tüm insanlığa sorgulatıyor.

Gogol ikinci cildi yazarken kendisiyle çok mücadele vermiş gibi görünüyor. Hatta ikinci cildi ateşe atmış, geriye kalanları kurtarıp, boşluları editörlerin doldurduğu biliniyor. Bu yüzden kitap sanki yarım kalmış gibidir. Gogol işte ne yapacağı belli olmayan çılgın bir yazar. Sistemi sorgulamaya başladığınızda ya kafayı yersiniz ya da Dostoyevski gibi bir sürgün hayatına merhaba demek zorundasınızdır.

Hiçbir şeyin mantıklı görünmediği neden kölelerin değersiz, soyluların önemsendiği, Çiçikov gibi orta sınıf birinin ne kadar çabalarsa çabalasın neden sürekli duvara çarptığı bir sistem vardı? Ölüme yakın toprak sahibi insanların bile, iyilikten yana olmak yerine her zaman hesap yapıp, cebine gireceği paraya baktıkları bir sistem ne derece doğruydu! Sistem insanları bozar da insanlar sistemleri bozma konusunda çok zorlanır. Cimrilikten dolayı küflü ekmeğini dahi saklayandan tutun da tüm parasını kumara, alkole harcayanlara kadar, hayatında ilk defa gördüğü birine iftiralar atanlar, üç kuruş için ne yalanlar söyleyenler var, var da var bu hikayenin içinde.

Sorun sadece Çiçikov muydu? Bu kadar ahlaksızlık, bu kadar çürümüşlük varken Çiçikov sadece üst sınıfa çıkıp biraz saygı görmek istedi. Saygının toprak ve köle miktarıyla kazanıldığı bir sistemde para biriktirmeyi küçük yaşlardan beri kendine görev edindi. Peki bunca adaletsizliğin içinde ölüsü bile para eden, mal gibi alınıp satılan kölelerin suçu neydi? Büyük bir sistem eleştirisi yapan Gogol, sistemin yozlaştırdığı Rus insanını yerden yere vurdu. Belki de Rus toplumunun içinde yaşayıp sistemi değiştiremediğinden Manik Depresif Psikoz oldu.

Gerçeği görebilenler, okuyup öğrenenler, bilenler, vicdanlılar her zaman çok fazla acı çektiler. Bu acılarla beslenen bir çok ressam, yazar, besteci var. Gogol da bunlardan biriydi.

Kitapta bir ara Gogol, Rusya'nın iyi yönlerini de yazmak istediğini söylüyor fakat yazacak bir şey bulamadığını ifade edip vazgeçiyor. Sohbet havasında okuduğum dönemin Rusya'sını oldukça iyi anladığım bir kitaptı.

Keyifli Okumalar...

SUKHA


bottom of page