top of page

ANAYURT OTELİ-Yusuf Atılgan



ree

İlk Basım Yılı: 1973

Sayfa Sayısı: 128

18.Baskı

Tür: Kurgu


"Babamla Manisa'ya her gidişimizde Anavatan Oteli'nde kalırdık... Bir gün bu oteli yazma isteği doğdu içimde. O sıralar arkadaşlarla Birgi'ye gideceğiz. Gece Aydın'da bir otelde kaldık. Bir otel işte. Kapıdan giriliyor, karşıda yukarıya çıkan bir merdiven var. Katibin yeri de bu merdivenin altında. Önünde bir küçük masa. Gece arkadaşımla konuşurken 'Yahu' dedim, 'Bu adamın buradaki hayatı ne olabilir?' Merdiven altında oturan bir adam. Nasıl adamdır bu? Üstelik benim bunaldığım zamanlar. Böyle bir ikilem içinde olduğum bir durum. Anavatan Oteli ile bu adamı birleştirdim, kendi ruh durumumu da yansıtmaya çalıştım. Bu roman çıktı ortaya."

Yusuf Atılgan'ın kitapla ilgili bu sözlerini Kafka Okur Dergisi'nden okudum. Kitabı okurken çok sinirlendim, çünkü bir kitap okuyorsunuz ve o kitapta dul bir kadına tecavüz var, amcanın kendi erkek yeğenine bir otel odasında uyguladığı cinsel istismar var, bir askerin genelev hatıraları var, erkeklerin erkeklerle ilişkisi, hatta bir kadının küçük bir kızla ilişkisi var. Ve affedersiniz ama bu ilişkiler üstün körü değil, oldukça detaylı anlatılıyor. Evet bir otel işletmecisinin hayatına odaklanıyoruz ve aslında onun nasıl sevgisiz büyüdüğünü, fark edilmek için çabalayan hallerini, her şeyi içinde yaşamak zorunda kalışını, biriyle konuşacaklarının bile önceden provasını yapışını, yaşadığını hissettirecek bir şeyler arayışını gözlemliyoruz. Gözlemliyoruz gözlemlemesine ama neden kitapta bu kadar cinsellik, sapıklık var anlamış değilim. Beynimin bir tarafı her şeye rağmen Zebercet'i analiz etmelisin derken bir tarafı dünyadaki her insanın sapıkça düşüncelerini, hayatında ne olup bittiğini öğrenip empati kurmak zorunda mıyız, diye sorguluyor. Sonuçta Zebercet erken yaşta annesini, babasını kaybetmiş, tüm hayatı konaktan dönme bir otelde geçen, yalnız, çocukken itilip kalkılan, saygı görmemiş, sevilmemiş bir insan. Evet bu insanın hayatına odaklanabiliriz, Yusuf Atılgan bize bu insanın hayatını cinsellik katmadan da anlatabilirdi ama neden yapmadı? Bilmiyorum.

Yusuf Atılgan'ın arkadaşı Halil, Zebercet'in yaşam hikayesini, özellikle sonunun böyle bitmesini, gerçekçi bulmamış ama sonra anlaşılıyor ki aslında Zebercet'in hayatına benzer biri yaşamış, Ankara'da bir sağlık kuruluşunda hazırlanan raporların birinde tıpkı Zebercet'in hayatına benzeyen bir kişi varmış.

"Bu kitapta ben sevgiyi anlattım ama sevgi sözcüğünü hiç kullanmadım."

Zebercet, birini sevseydi ya da biri onu sevseydi, sevginin iyileştirici gücü sayesinde tamamıyla farklı bir insana dönüşebilirdi. Zebercet, fark edilmek için bıyıklarını kesen, cinayet işleyen, insanların küçücük hareketlerini bile içselleştirip kendi dünyasında büyüten, oteldeki temizlikçi kadınla kendini tatmin etmeye çalışan, yaşadığı dünyada yer edinmeye çalışan, otelde kalanların hayatlarını merak eden, görünmezlikten kurtulmaya çalışmak için savaş veren biriydi.

İmgeler çok fazla ama beni rahatsız eden abartı bir cinsellik içermesinden dolayı çok fazla odaklanamadım, Zebercet'in hayatı haricinde oraya kalmaya gelen insanların yaşamları da oldukça sarsıcıydı. Maalesef Yusuf Atılgan bu olayları gerçek hayatta duyduklarından etkilenerek kaleme aldığını söylüyor, bu yazılanların bir insanın zihninde değil de gerçekte olması da ayrı bir sarsıcı. Müge Anlı olayları gibi, kimin eli kimin cebinde belli değil ve domino etkisi gibi bir insanın yaşadığı psikolojik problemler bir başkasının hayatını mahvedebiliyor. Örneğin bir amcanın erkek yeğenine uyguladığı sapıklık, o çocuğun nasıl biri olacağını etkiliyor, amcanın bu kadar iğrenç olmasını sağlayan da onun yaşadığı olumsuzluklar olabilir. Yaşadığı çevreyle insan şekilleniyor, yoğruluyor. O halde kim kıracak bu döngüyü ya da nasıl kırılır bu döngü? Eğitimle bir nebze kırılabilir, inançla kırılabilir, sevgi ile kırılabilir, devletin bu tip insanları tespit edip iyileştirmesiyle kırılabilir. İnsan düşünmeden edemiyor, kadın cinayetleri, tacizler, sapıklıklar nasıl son bulur, bu insanlar nasıl dönüştürülür!

Çok sarsıcı ve insanın psikolojisini bozan bir kitap olduğunu zaten buraya kadar yazdıklarımdan tahmin etmişsinizdir. Zebercet karakteri, analiz edilmesi gereken bir karakter olabilir ancak Yusuf Atılgan'ın bu kadar detaylı cinsellik anlatmasını doğru bulmadım. Bu benim şahsi fikrim, başkalarını rahatsız etmeyebilir, başkaları bu kitaba muazzam ve kusursuz diyebilir. Benim için değil, ben psikolojimi bozduğu için ana haberleri bile izlemiyorum, eğer benim kadar hassassanız okumanızı tavsiye etmem.


Sümeyye Akarsu

Yorumlar


AKLINDAKİ FİKİRLERİ BENİMLE PAYLAŞ

GÖNDERİN İÇİN TEŞEKKÜRLER

© 2023 by Turning Heads. Proudly created with Wix.com

bottom of page