BEKLE BENİ-Zülfü Livaneli
- Sümeyye Akarsu

- 15 Eki
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 12 dakika önce

Sayfa Sayısı: 189
Yayınevi: Can Yayınları
Tür: Tarihi Roman, 1970'lerin Türkiyesi
Kitap 68 kuşağının yaşadığı bazı zorlukları ele alıyor. Ana karakterimiz Selim daha 17 yaşındayken albayın kızı Leyla'ya gönlünü kaptırıyor. Henüz ikisi de lise çağındayken görüşmeye başlıyorlar. Selim okulu bitirince çalışmak için Ankara'dan ayrılıyor, böylece ilk ayrılıkları gerçekleşmiş oluyor. Bu ayrılık süresince mektuplaşıyorlar ve Selim Ankara'ya dönünce evleniyorlar, kısa bir süre sonra da Zeynep adında bir kızı dünyaya geliyor. İkinci ayrılıkları ise evlendikten sonra askerlik sebebi ile oluyor. Selim sadece Leyla'sından değil aynı zamanda kızı Zeynep'ten de ayrılmak zorunda kalıyor. Sivas'da Temeltepe adında bir kışlaya gönderiliyor, burası dönemin siyasi olarak adı çıkanların gönderildikleri bir kışla. Çektiği zorluklar ona devleti, otoriteyi sorgulatıyor. Ona göre ya da yazara göre devlet, ne olduğunu tam olarak kimsenin çözemediği ama herkesin hissettiği bir mekanizmaydı, görünmez bir el gibi, her yerde, her an insanın peşini bırakmayan bir domino sistemiydi. Selim askerlik zamanında soğuktan yataklara düşüyor ve tedavi görüyor, çok zor zamanlar geçiriyor. Askerlikte insanların bazıları, özellikle bu görevi istemeden yapanlar, bir sürünün parçası gibi hissederler, sistemi kendi benliklerini yok eden onları bir sayıdan ibaret gören bir mekanizma olarak görürler. O dönemde okumuş, hayalleri farklı olan biri için, bir anda aşırı otoriter bir rejimin altına girmek inanılmaz yorucu bir durumdur. Bazıları bunu vatana karşı borcum olarak adlandırır, bazıları anlamsız bir sistem olarak görür.
Selim bir süre sonra askerlikten kaçarak ailesinin yanına dönüyor daha sonra da askerlik görevini Ankara'da Mevki Hastanesi'nde yazıcı olarak bitiriyor. Askerlik görevinden sonra da eşiyle beraber İstanbul'a yerleşiyorlar. O dönem Türkiye 60'ların sonu 70'lerin başı politik gerilimlerle çalkalanıyordu.
1970 başlarında ise politik çalkantılar doruk noktasına ulaştı, sağ-sol çatışmaları, öğrenci hareketleri, grevler ve eylemler ülkenin dört bir yanını sardı. Selim'in yazıları, katıldığı tartışmalar, savunduğu fikirler, onu dönemin iktidarı için hedef haline getirdi. 12 Mart 1971'de verilen muhtıra, ülkeyi askeri bir yönetime soktu. Ve bu Selim'in yaşayacağı kabusun başlangıcı oldu. Bu süreçte Selim, sabahın erken vaktinde polisler tarafından göz altına alındı.
Selim'in böylece hapishane hayatı başladı, o artık düşünce suçlusu adı altında tutuklu yargılanıyordu. Bu süreçte Selim'in sistemi, otoriteyi, devleti sorgulamalarına şahitlik ediyoruz. Ailesinden ayrı geçirdiği zamanlarda yaşadığı derin, oldukça insani özlemini görüyoruz. Öteki dünyaya bile şüpheli bakan, inançsız bir adamın herhangi bir otorite altına isteyerek girmesi zaten mümkün değil. Selim içinde, herkese ve her şeye karşı büyük bir isyan barındırıyor, gücü ellerinde tutanlara, geleneksel ve dar kafalı diyor; vatan sevgisi dedikleri şeyin cehalet ve kör itaatten başka bir şey olmadığını savunuyordu.
"1946'dan sonra Amerika'ya teslim olduk, okul kitaplarını onlar yazıyor, subayları onlar yetiştiriyor, başbakanları onlar atıyor."
Yazar, hapishanede Hüseyin adında bir karaktere yer veriyor ve bu karakter sayesinde görüyoruz ki o dönemin düşünce suçluları bir katilden daha suçlu bulunuyor. Çünkü Hüseyin birilerini öldürmesine rağmen mahkemeye çıktığı günlerde kendisinin eğlenmesine izin veriliyor. Ama bir düşünce suçlusunun ailesine gönderdiği mektuplar bile inceleniyor, aileleriyle yüz yüze görüşmelerine izin verilmiyordu. Kısacası konu iktidar olunca iktidar, suçluları belirleyen oluyor. Hangi düşünce olursa olsun yönetime geçen karşı düşüncedeki insanları tehlikeli buluyor. Kaç kişi bu yüzden bu topraklarda asıldı.
Selim hapishanede bir kaç arkadaş ediniyor, yazar onların hayatlarından bir kaç kesintiyi bizlerle paylaşıyor. Hapishanede yapılan eziyetleri bizlere aktarıyor. Daha sonra Selim'in İsveç'e gidişini, orada polisler tarafından sorgulanışını ve ailesiyle buluşmasına şahitlik ediyoruz. Ve kitap Selim'in doğduğu topraklardan çok uzakta bir yaşam arayışıyla son buluyor.
Zülfü Livaneli'nin hayatından izler taşıyan bu kitap bize o dönemin insanlarının yaşadığı haksızlıkları aktarıyor. Yazarın amacı 68 kuşağında hayatı kararan gençlerin hatırlanması.
Keyifli Okumalar




Yorumlar