top of page

GÜNLÜK RİTÜELLER-MASON CURREY


2024 yılında hayatımda olan büyük değişiklik beni bambaşka rutinleri yaşamak zorunda bıraktı. Bu farklı hayat önce hafif depresyona daha sonra arayışlarına neden oldu. Hayatın anlamı artık nedir benim için, ne yapmalıyım, nasıl bir yol izlemeliyim derken önüme çıkan bu kitabı okumaya karar verdim. Aslında yeni çıkmış popüler kitaplar okumayı pek sevmiyorum fakat alışagelmiş bir yaşam düzeni içinde olmadığım için bir değişiklik yapabilirim dedim. Öncelikle kitapta yazarlardan müzisyenlere, filozoflardan bilim insanlarına, ressamlardan mimarlara bir çok insanın hayatları kısaca inceleniyor. Bu insanların çoğunu bir çoğumuz tanıyoruz, en azından nelerle uğraştıklarını biliyoruz fakat günlük rutinlerine inip çalışma tarzlarına göz gezdirme fırsatını bulamamışızdır. Mozart, Beethoven, Kierkegaard, Voltaire, Jane Austen, Hanry Matise, Karl Marx, Darwin, Asimov, Stephan King, Descartes, Kafka ve daha niceleri. Tüm bu insanların günlük izlediği yollara odaklanıyor kitap.

Austen "Zeki insanda rutin, tutkunun göstergesidir” der. Austen zamanı disipline ederek, tutkunun da disipline edileceğini söyler.

Bacon akşamdan kalma bir halde çalışmayı seviyorken, Ingmar Bergman filmin 3 dakikası için her gün 8 saat çalışarak sadece 10 veya 12 dakikasında gerçek bir verim elde ettiğini söyler.

Beethoven şafakta uyanır ve en geç onda yatmış olurdu. Bu rutini bir ara bende benimsemiştim, o zamanlar oldukça verimli bir hayatım vardı, sporumu da yapardım.

Bazıları ise örneğin Anthony Trollope saatte 250 kelime yazmaya kendini zorlayan bir yazardı. Bayan Trollope, her gün yazabilmek için saat 4:00’te kalkar çalışır ve kahvaltı saatinde bitirirdi.

Herkesin biyolojik saati farklı çalışıyor, ayrıca çalışırken belirledikleri yöntemler de önemli.

Sigmund Freud her gün saat 7:00’de kalkar, kahvaltı yapar ve eve her gün uğrayan berbere sakalını düzelttirirdi.

Carl Jung'ın hayatı ise oldukça farklı, "Elektrik olmadan yaşıyorum, ateşi kendim yakıp idare ediyorum. Akşamları eski lambaları yakıyorum. Su tesisatı yok, suyu tulumba ile çekiyorum. Odun kesiyorum ve yemeği pişiriyorum. Bu basit işler kişiyi de basitleştiriyor ve aslında basit olabilmek ne kadar zor!"

Jung'ın hayatını gördüğümde hayatındaki bazı rutinler için üzülmeyi bıraktım ve farklı bir bakış açısı içerisine girdim. Sürekli faydalı, bizi eğitecek şeyler yapamayız, yemek yapmak, evi toparlamak, alışverişe çıkmak, bunlar hayatımızın bir parçası ve bunları rutinlerimize almak kafamızı dinlendirip çalışmalarımızı daha verimli kılabilir.

Henry Matisse "50 yılı aşkın bir süredir bir an bile çalışmayı bırakmadım." der. John Miro depresyona yeniden düşmekten korktuğu için günlük rutinlerine daima ve taviz vermeden sıkı tutundu.

Çalışmak insanı dinç tutan, insanın ruhuna iyi gelen bir eylem.

Henry Miller yaşının ilerlemesiyle öğleden sonraya sarkan her şeyin gereksiz, hatta verimsiz olduğunu düşünmeye başladığını dile getiriyordu.

Genelde ressamlar alkol içerken daha verimli çalıştıklarını söyler, yazarların ise ayık bir kafayla yazmaları gerekiyor, istisnalar var tabii.

Bazıları içerken bazıları ayıkken, bazıları sabah bazıları akşam çalışırken verimli olduğunu düşünüyor. Ann Beattie "Gündüz insanları ve gece insanları diye bir ayrımın olduğuna gerçekten inanıyorum" demiş.

Bazıları rutine sıkı sıkıya bağlı iken bazıları daha rahat takılmanın faydalı olduğunu düşünüyor. Mesela Murakami "Rutini bir değişiklik yapmadan sürdürürüm. Tekrarın kendisi önemli bir şey haline gelir; bu bir nevi hipnozdur. Daha derin bir zihin durumuna ulaşmak için kendimi hipnoz ediyorum" der.

Benim eskiden sıkı sıkıya bağlı olduğum rutinlerim aklıma geliyor ve şu an durumum inanılmaz farklı. Aslında kitap bana bazen 'evet iyi şeyler yapıyorsun, basitleşmek iyidir' derken bazen de 'çok saçma bir düzendesin toparlanıp eski rutinlerine geri dönmen gerekiyor' diyor.

Hayat sürekli bir değişimden ibaret ve zamanla hayatınıza giren farklı sorumluluklar bizleri istemediğimiz rutinlere itebiliyor. Bu noktada Jung ile ya da Murakami ile kendimizi kıyaslamak yerine, kendimizi tanıyıp ona göre zevk alabileceğimiz, fayda sağlayabileceğimiz bir yaşam modeli geliştirmeliyiz.

Ayrıca Immanuel Kant gibi sürekli aynı şeyleri 40 yıldır değiştirmeden yapmak bana göre iyi bir olay değil. Gerçekçi olmak gerekirse zaten bir erkeğin stabil yaşamı ile bir kadının değişken yaşamını bir tutmak da mantıksız.

William James "Yalnızca düzenli alışkanlıklar edindiğimizde gerçekten ilginç eylemlerin alanına ilerleye bildiğimizi hatırla" der.

Evet düzen çok önemlidir, her gün kitap okumak hayatımın uzun yıllardır bir parçası, geriye dönüp baktığımda muazzam yazarlarla tanıştım, harika bilgiler edindim ve toplamında kendimde inanılmaz değişikliklere şahit oldum.

Picasso’nun hayatı beni çok şaşırtır, çalkantılı bir özel hayatı vardır ve bunların yanında başarılı bir ressam olması şaşırtıcıdır aslında. Picasso‘yu anlatan belgesel niteliğindeki diziyi izledim, Barcelona’da müzesine gittim, onun hakkında bir kaç okuma yaptım, hayatını çok yakından tanıma fırsatı buldum. Beni etkileyen aynı zamanda çok da hoşuma gitmeyen bir hayat tarzı vardı, ailesine karşı sorumluluk hissetmeden sadece kendi hisleri ve resimleri ile ilgilenen, kendi için yaşayan bir ressamdı. Açıkçası hayatımın belirli bir döneminde yaşadığım fakat çabuk çıkmak zorunda kaldığım bir yaşam tarzı. Sorumluluk giymemiz gereken bir elbise gibi.

Ve şunu eklemek istiyorum, her duygu belirli bir zamana ait, bazen o duyguları ardına bırakman gerekir, yeni duygular keşfetmek için. Picasso gibi insanlar tek bir tutkunun peşinden koşup dururlar, sonunda çok başarılı, istediğini elde etmiş olur fakat diğer bir çok duygudan mahrum kalır. Çocuğunun gülüşünden ve onun büyümesine eşlik etmesinden mahrumdur. Benim de karar vermem bu nokta da oldu, büyük kariyerler elde edebilecekken bazı tutkuları bazı duyguları hissedebilmek için bıraktım.

Çok farklı bir bakış açısıyla bakalım, Descartes bakışıyla. Descartes aylaklığın en iyi zihinsel çalışmaların temeli olduğuna inanıyor, kendini fazla yormamak için elinden geleni yapıyordu. Descartes’in hayatı bana çok yakın bir tanıdığımı hatırlattı. Bazı insanlar kendini yormaktan çekinirler, fazlaca düşünür fakat kılını kıpırdatma konusunda bu düşünceden yoksundur. Hiçbir zaman anlamadığım bir insan tipi, yorum dahi yapamıyorum. Anlamak için oldukça çaba sarf ettim, anlayabilen varsa bu tarz insanları, bana mesaj atsın.

Zaman önemlidir, ancak onu neyle doldurduğun çok daha önemlidir. Zamanı bu aralar kontrol edemiyorum, geç kalkmak bazı rutinleri yapmak bir anda günün bitmesine yol açıyor. Aslında zamanım çok gibi görünüyor fakat kontrol edemiyorum, planlar yapmak ve onlara uymak artık eskidendi. Bu konuyu düşünüp duruyorum, nerede hata yaptığımı bulmaya çalışıyorum.

"Schubert bestecilik konusunda olağanüstü derecede üretken ve çalışkandı. Onun dışında 'iş' olarak adlandırılabilecek her şeyden nefret ederdi."

"Üretkenlik", zamanı doldururken "Ne üretiyorum?" sorusuna cevap aradım. Günü yaşamak için yemek yaparak, çamaşır-bulaşık ve diğer ev rutinleri ile çoğunlukla zamanımı geçirdiğimi fark ettim. Kitap okumak ve iş yaparken belgeseller izlemek , podcast’ler dinlemek dışında herhangi bir şey yapmıyor gibiyim. Bir de "Aşçılık" bölümü derslerime çalışmak dışında. Bu da beni biraz geriyor aslında hayatımdan bir noktada memnunum, para için yaşamıyorum, yıllık birkaç kez seyahatlere çıkabiliyorum, hayatı anlamlı yaşamak için bilgi birikimim var. Genel olarak iyi durumdayım. Fakat üretkenlik konusunda canımı sıkan mevzular var. Bu noktada gerçekten sıkılmadan yapabileceğim bir şeye ihtiyaç duyuyorum, eskiden yaptığın gibi.

Van Gogh, yaratıcı ilham sürecinin etkisi altındayken sadece yemek için mola verir, "aptalca bir hiddetle çalışarak" durmadan resim yapardı.

İşte böyle bir tutku ve tutkunun sonucunda faydalı bir üretkenlik arıyor insan. Vladimir Nabalov, kendisi bir roman yazarı, şu ifadeleri kullanıyor "Basit alışkanlıklarım, banel zevklerim var."

Şimdi durup düşünüyorum bir tutku olmadan da insanlar hayatlarını gayet basit, banel yaşamayabiliyor. Fakat bazı insanlara bu asla yetmiyor.

Edmund Wilson "Yazmaya ilgi duyduğunuz şeyi yazıp editörlerin onun için para ödemesini sağlamayı başarmak, çok dikkatli hesaplar yapmanızı ve epey becerikli olmanızı gerektirecek bir hünerdir." der.

Üretmek ve ürettiğin şeyin karşılık bulması bu duygu uzun zamandır, yani bir yıl falan hissetmediğim bir duygu. Kendime şunu kabullendirmem gerek, her duyguyu her zaman ve hepsini bir anda hissedemezsin. Evet bazı duygular güzeldi fakat bitti, şimdi yeni duygulara, yeni rutinlere hoş geldin deme zamanı.

Anne Rice "Bir rutin izlediğim kesin, fakat kariyerime dönüp baktığımda, en önemli şeyin rutinleri değiştirebilme becerisi olduğunu görüyorum." diyor.

Kitap benim karışık zihnimi yavaş yavaş düzene sokuyor, sorularımın bir çoğunu cevapladım. Ve şuna kanaat getirdim ben kesinlikle sürekli hayatımı dolduracak çalışma alanları bulmalıyım. Yeni rutinler, yeni araştırma alanları, sürekli yeni bilgilerin girdileri ile yaşamalıyım. Aksi taktirde depresyona girebilirim.

Son olarak 20. yüzyılın en üretken roman yazarlarından biri olan Georges Simenon sabah altıda uyanır, kahve içer ve 6:30’da masasına oturup 3 saat yazardı. Ardından yürüyüşe çıkar, yarımda öğle yemeği yer, üstüne 1 saat şekerleme yapardı. Öğleden sonra çocuklarıyla vakit geçirir, akşam yemeğinden önce yeniden yürüyüşe çıkar, televizyon izler ve onda yatar.

Sabah erkenden kalkıp 3 saat çalışmak tüm günü rahatça yaşamasına ve aynı zamanda iyi bir üretkenlik seviyesini ulaşmasına neden olmuş.

Benim için kitap faydalı oldu eski rutinlerimi değiştirmek zorunda kaldığım için ne yapacağımı bilemiyordum fakat yerine yenilerini koymak, onları sevmek gerekiyor. Zamanımı yönetmek için erken kalkmalıyım, günlük basit işleri hızlıca yoluna koyup çalışmalarıma vakit ayırmalıyım. Yazarların o kadar da çok çalışmayıp sadece verimli zamanlarını bulmaları bana ilham oldu, öğleden sonra 4 saat çalışmak yerine sabah 2 saat çalışmak benim biyolojik saatim için daha uygun. Planlar yapmak ve onları gerçekleştirmek için çabalamak güzel bir his, yazmak okumak öğrenmek, bunlar hayatı yaşanılır kılıyor benim için. Herkes için hayat farklı ilerliyor, umarım doğru rutinleri bulabiliriz. Analiz yaparken kendi hayatımdan sürekli çıkarımlar yaptım, bu sizi de sorgulamalara itmiştir. Hayatımızdan sıkılmaya başladığımızda rutinlerimize yeni rutinler eklemek ya da eskilerini değiştirmek bize iyi gelecektir. Zorunlu olarak değişen rutinlerimize de öğrenilecek yeni bir yaşam şekli olarak bakmalıyız.

Keyifli Hayatlar...


Sümeyye Akarsu

Comments


AKLINDAKİ FİKİRLERİ BENİMLE PAYLAŞ

GÖNDERİN İÇİN TEŞEKKÜRLER

© 2023 by Turning Heads. Proudly created with Wix.com

bottom of page