
“Kızımla yeğenim birbirleri için yaratılmışlardır. İkisi de gerek anne gerekse baba tarafından aynı köklü ve asil soydan geliyorlar. İkisinin de şerefli ve adı sanı belli aileleri var. İki taraf da son derece varlıklı. Ve aileleri onları birbirlerine bu kadar yakıştırıp birleştirmek isterken, onları kim ayırıyor?”
Yoruma bu paragrafla başlamayı uygun gördüm. Çünkü “Gurur Ve Önyargı” aslında dönemin en önemli sorunlarından birine değiniyor. Her ne kadar kitap Aşk romanı gibi görülse de aslında anlatılmak istenen soylular ve taşra zenginleri arasındaki toplumsal ilişkilerdir. Yine 19.yy kitaplarından olan “Goriot Baba” kitabını okuduğumda aynı problem orada da hakimdi, Balzac tarafından, Aristokrasi ile Burjuvazi arasındaki farklar nedeniyle oluşan problemler konu edinilmişti. Aynı dönemin farklı ülkelerinde yine balolar, güzel kıyafetler, bir üst sınıfa atlamak isteyen insanlar, para için yapılan evlilikler, kendini olduğundan üstün gösterme çabaları ve daha birçok sınıfsal farklılıklardan doğan ruhsuz bir düzen. Aslında insan her zaman kendini var etme çabası içinde olmuştur, her ne kadar bunu yanlış yerlerde arasalar da. Örneğin günümüzde içi boş, sadece kıyafetlere, görünüşe önem veren ve estetiklerle kendini var eden bir grup insana rastlamaktayız. Sınıfsal ayrımlar soya, köklere bağlı olmasa da aşırı gelir düzeyi farklılıkları insanları ayrıştırıyor. Daha zengin görünme, daha popüler olma çabası 19.yy zamanlarına uyarlandığında çokta ileri gidemediğimizi gözler önüne seriyor. 19.yy İngiltere yaşantısını ele alan “Gurur Ve Önyargı” diğer adıyla “Aşk Ve Gurur” aslında bize çok güzel bir ders veriyor, hayatın güzel kıyafetlerle, zengin bir yaşantıyla huzura erişemeyeceğini anlatıyor. Gelin beraber karakter analizleriyle Jane Austen bize neler anlatmış bakalım.
Öncelikle gerçekten çok iyi bir gözlem yeteneğine sahip olan Austen, bu özelliği sayesinde oldukça realist yapıtlar ortaya koyar.

İlk olarak anne Mrs. Bennet kızlarının güzelliğiyle övünen ve onları tabiri caizse soylu ailelere pazarlamaya çalışan taşralı bir zengindir. Taşralı zenginler soylular kadar zengin değillerdir, özellikle ipotekli bir mirasa sahip Bennet ailesi için zengin demek bile geçici bir tabirdir. Anne karakteri güzellikten başka hiçbir şeye kafası çalışmayan, aptal, toplumda nasıl konuşulacağını dahi bilmeyen, patavatsız bir kadındır. Kızları için soylu ve zengin kocalar bulmak onun tek hedefidir. Baba Bennet öldükten sonra ellerindeki miras kuzen Mr.Collins’e kalacaktır. Fazla ayrıntıya girip okuyacaklar için hikayenin büyüsünü bozmak istemiyorum.
Baba Bennet, anne Bennet’in aptallıklarından usandığından sanırım, onu fazla ciddiye almaz. Burada şuna değinmek istiyorum, ilişkilerde zeka farklılığı fazla ise bir süre sonra saygı kaybolur. Bu yüzden evleneceğiniz insanın cebinden daha çok zekasını düşünmek önemlidir. Bir süre sonra yakışıklılık veya güzellik gidecektir, eğer zekanızla eş değer biriyle evli değilseniz muhtemelen mutsuz bir evlilik sizi hapsedecektir. Tıpkı Mr. Bennet ve Mrs. Bennet ilişkisindeki gibi. Zaten sürekli olarak Mr. Bennet, kütüphanesinde vakit geçirir, kendini orada huzurlu hisseder.
Ve beş Bennet kız kardeşlerine, Jane, Elizabeth(Lizzy), Mary, Catherine (Kitty), Lydia’ya bakalım.
En büyük olan Jane, oldukça narin, kırılgan ve çok güzel bir kızdır. Annesinin en nadide parçasıdır.
İkinci olarak Elizabeth( Lizzy), akıllı, hazır cevap, güzel, kitap okuyan ve radikal düşünen bir kızdır. Annesini bazen çıldırtan, annesinden ziyade babasına benzeyen, gözlemci yeteneği kuvvetli, her zaman güler yüzlü ve kibardır. Annesinin ve küçük kız kardeşi Lydia’nın küstah ve patavatsız tavırlarından fazlaca utanmaktadır. Başrolde oynar, kitabın ismindeki “Önyargı” aslında Elizabeth’dir. Kitabı okuduğunuzda anlayacaksınız, iyi bir gözlemci olmasına rağmen önyargılarının esiri olur. Evliliği karakterinden de anladığınız üzere plana, programa göre değil “Aşk” için yapmayı ister. Ablasının her zaman yanında olur. Zaten evin en zeki kızı olduğundan birçok durumu da idare eder. (Not: Bazı araştırmalara göre Jane Austen, aslında Elizabeth’dir, yaşamayı tercih etmediği bir aşk hikayesini kitap haline getirip farklı bir son ile bitirir, gerçekte hüzünlü olan, kitapta mutlu bir sona bağlanır.)
Mary ve Catherine(Kitty), kendi hallerinde çok fazla gündem olmayan diğer kardeşlerdir.
Ve asıl gündem olan çılgın Lydia, daha 16’sına bile basmamışken tüm aileyi utandırır. Ilımlı bir adam olan Mr. Bennet’i bile çok fazla üzer yaptıklarıyla, küstahça hareketleri, saygısızca tavırları, şımartılarak yetiştirilen küçük bir kız çocuğunun yapabileceği her şeyden çok daha fazlasını yapar.
Fitzwilliam Darcy, diğer başrol karakterimizdir. Tam bir kibirli, soylu, zengin karakteridir. Kitabın ismindeki “Gurur” tam olarak Darcy karakterini yansıtır. Yetiştirilme şekli onu soğuk, gururlu biri yapar. Çünkü çok zengindir ve asla normal görünmeye hakkı yoktur.
Hikayede Mr. Darcy Elizabeth’i, Elizabeth de Mr.Darcy’i değiştirecektir. Aşkın iyileştirme gücü gibi düşünebilirsiniz.
Charles Bingley, tatlı, sevimli, nazik ve sevecen bir beyefendi. Bu bize Jane’i hatırlattı değil mi, sanki birbirleri için yaratılmışlar. Mr.Darcy kadar zengin olmasa da oldukça soylu olan Mr.Bingley, çok zeki olmayan sıradan bir soyludur. Ve zaten Bennet’lerin kasabasına gelerek hikayeyi başlatır. Ne demiş Tolstoy, "Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir."

Comentários