PEYGAMBER-Okan Çil
- Sümeyye Akarsu

- 3 Eki
- 5 dakikada okunur

Sayfa Sayısı: 240
Yayın Evi: İtaki
İçerik: Yakub Peygamber ve İsrailoğulları, Din Tarihi, Peygamberler
Roman Esav ile Yakub'un hikayesini anlatıyor. Bununla beraber yazar, Hz.İbrahim'in oğlu İshak'ı Tanrı'ya kurban edecekken yaşananları, İbrahim'in Hacer ile İsmail'i İshak'ın annesi Sara yüzünden kabileden kovmasını, İsmail ile Hacer'in ölümle yüzleşmesi gibi kutsal olaylarla kurguyu harmanlayarak bize aktarıyor.
Esav ve Yakup'a gelmeden önce İsmail'in yalnızlığından, öfkesinden, hayal kırıklığından bahsedelim. İbrahim 86 yaşındayken cariyesi Hacer'den İsmail adında bir oğlu oluyor. Sara, İbrahim'in eşidir fakat çocukları olmadığı için İsmail'i kendi oğlu gibi seviyordur. İsmail kabilede çok sevilen, bir dediği iki edilmeyen babasının kıymetlisi bir çocukken Sara hamile kalıp İshak'ı doğuruyor. İsmail'in acıklı hikayesi de burada başlıyor, tüm ilginin üzerinden çekilmesi bir yana bir de Sara'nın kıskançlığı yüzünden kabileden annesiyle beraber kovuluyor. Çöllerde nereye gideceğini bilemeyen anne-oğul perişan oluyorlar. Hatta Hacer öyle bir noktaya geliyorlar ki, oğlunun ölümünü izlememek için onu yalnız bırakıp yoluna devam ediyor. Çünkü ayrı ayrı ölümü beklemek Hacer için daha az acı verici bir olay. Fakat beklenmedik bir mucize oluyor ve Hacer'in karşısına su çıkıyor. Hemen İsmail'in yanına koşup, ona musallat olan akbabaları uzaklaştırıyor ve oğlunu son anda ölümden kurtarıyor. Bu acıklı hikaye sonunda İsmail, öfkesi, nefreti ve intikam arzusu ile yaşamaya devam ediyor. Hatta annesi engel olmasa İshak'ı bulup onu öldürmeyi bile düşünüyor. Hacer ise ona İshak'ın da kendisi gibi günahsız olduğunu ve kimseye öfkelenmemesi gerektiğini anlatıp duruyor. Bir anne çocuğunun öfkesini daha çok ateşleyebilir de söndürebilir de. Hacer gibi ne yaşarsa yaşasın bir anne, çocuğu için en iyi olanı yapabilmeli. Kitapta Hacer'in iyi bir anne olmasına karşılık, Rebeka vasıtası ile de anne figürünün en kötü halini görürüz.
Ve İshak, Tanrı'ya kurban edilmesi gereken çocuk. Şunu belirtmeliyim ki kitap baştan sona Kuran'da geçen olaylardan değil Tevrat ve Zebur'dan beslenmiştir. Oradaki anlatılanlar İslam inancına göre kabul edilmez, değiştirildiği söylenir, okurken buna dikkat etmekte fayda var. Şayet bizim inancımızda peygamberler temizdir ve birilerini, özellikle de bir peygamberin babasını kandırarak peygamberlik makamı elde etmesi mümkün değildir. Zaten peygamberlik babanın oğluna aktardığı bir makam değil, Allah'tan gelen bir makamdır. Konumuza dönecek olursak İshak'ın kurban edileceği esnada babasına ve Tanrı'ya duyduğu öfke, hayal kırıklığı ömrü boyunca peşini bırakmaz. İnsan en güvendikleriyle sınanırsa ne hisseder, bir düşünün. İshak da en güvendikleriyle sınandı, tıpkı abisi İsmail gibi.
İshak ile Rebeka'nın uzun süre çocukları olmaz ve uzun bir bekleyişin ardından ikizleri olur. Esav ve Yakub'un hikayesi de böylece başlar, doğarken Yakub, Esav'ın ayağından tutarak dışarı çıkmıştır. İlk doğan Esav'dır.
Esav, güçlü, kuvvetli, yapı itibariyle kaba ve kıllı bir çocukken Yakub daha zayıf, narin ve iyilik yapıp övülmeyi seven bir karakterdedir. Esav babası İshak ile daha iyi anlaşmaktadır. Avcılığı, idari işleri, zorluklar karşısında ayakta kalmayı babasından öğrenir. Esav babasının gözünde kendinden sonra peygamberliği alacak çocuktur, ilk doğan olmasının yanı sıra kabileyi yönetebilecek zekaya ve güce de sahip bir çocuktur.
Fakat Rebeka sanki Esav onun karnından çıkmamış gibi Yakub'u sever ve Yakub'un bu göreve laik olduğunu düşünür. Kocasına defalarca söylemesine rağmen İshak, Esav'ı göreve laik görür. Rebeka, Esav'ın kutsanacağını öğrendiği gün kör kocasına Yakub ile bir oyun oynar. Esav'ın kıyafetlerini giyip, oğlak derisiyle vücudunu kaplayarak babasının karşısına çıkar. İshak, Yakub'u Esav sanarak peygamberliği ona verir. Bu olayı gören Esav sinirlenir ve olanları babasına söyler. Anne Rebeka, Yakub'u korumak adına rüya yalanını uydurur, Tanrı Esav'ın değil de Yakub'un peygamber olmasını Rebeka'ya sözde rüyasında göstermiştir.
Sonuçta babası kutsanmayı geri alamayacağı için Yakub peygamber olur. Ve Esav'a Tanrı istemeseydi böyle olmazdı, der. Rebeka oğlunu Esav'dan korumak için onu dayısı Lavan'ın yanına yollar. Yakub yıllarca sürgün edilir, Esav öfkesinden kendini yer bitirir.
Yakub'un babasını kandırması dilden dile dolaşır, ayıplanır. Rebeka bu durumdan rahatsız olur ve Esav'ın arkasından herkese Esav hakkında olur olmadık şeyler anlatır. Esav artık ağzıyla kuş tutsa da kötü biri olduğu düşünülür. Esav'ı neden sevmedi annesi, bir anne bu kadar net bir evlat ayrımı neden yapar! Bir oğlunu yüceltirken diğer oğlunu neden yerin dibine sokmaya çalışır, ondan nefret eder! Esav'ın imtihanı annesinin nefreti oldu. Bir annenin yokluğundan daha kötüsü, nefretidir. Bence ne makamın kaybı, ne kardeşinin ihaneti, ne insanların onun hakkında kötü konuşması, hiçbir şey bu acının yerini tutamaz.
Yakub, yaptıklarından çok pişman oldu ve ömrü hayatı boyunca Esav'ın onu bulup öldürmesinden korktu. Hem annesinden ve kabilesinden ayrılmak zorunda kaldı hem de yaptığı bu hatanın yükünü yıllarca sırtında taşıdı. Sığındığı dayısının yanında yıllarca çalıştı. Dayısının kızı Rahel'e gördüğü ilk anda aşık olmuş, dayısından onu istemiş, dayısı yedi yıl karın tokluğuna kendisinin yanında çalışmasının karşılığında buna evet diyeceğini söylemişti. Ancak yedi yılın sonunda tıpkı Yakub'un babasını kandırması gibi dayısı da onu kandırdı. Kandırılmanın verdiği acıyı Yakub da bu şekilde tattı.
Esav yıllarca öfkesini dindiremedi, Yakub da pişmanlığını. Kitap, Esav'ın evlenip çoluk çocuğa karışmasına ve bir kabile yönetmesine rağmen kalbindeki bu öfkenin dinmemesinden dolayı, amcası İsmail'e doğru yola çıkmasıyla başlıyor. Çünkü onu ancak kabilesinden kovulan, babası tarafından hayal kırıklığına uğratılan amcası İsmail anlayabilirdi.
Esav bu yolculuğunda "Ölüler" adında korkunç bir grubun tuzağına düşer ve bir şekilde grubun lideri Yeret ile yoluna devam eder. Yeret'in sözleri anlamlıdır; "Açlık midene kramplar sokar, seni uykudan uyandırır. Delirtir seni, delirtir! İyilik, adalet, kötülük, merhamet, hepsi fasa fiso! Her şey değişir o zaman. Sen de değişirsin. Bambaşka biri olur çıkarsın." Bu sözlerden sonra aklıma izlediğim bir film geldi, "The Platform", oldukça etkileyici ve sarsıcıydı. Yeret Esav'a "Kimi bizim gibi yiyeceğe açtır, kimi sevgiye, merhamete açtır, kimi de işte makama, mevkiye açtır... Dünya açların ihtiraslarına göre şekillenir Esav. Aç insan her şeyi yapar. Çalar çırpar, ne adalet gözetir ne liyakat."
Hikayeye giren her karakter bize hayat ve insan hakkında çok güzel dersler veriyor. Adori de öyle, Adori Esav'ın ölümden kurtardığı, evladı gibi bildiği bir çocuktur. Adori'nin Esav'a karşı bağlılığı, ölümü dahi göze alması hatta öz oğullarından bile daha çok Esav'ı düşünmesi özellikle üzerine düşünülmesi gereken bir olaydır.
Mesele kendine zulmetmekle yaşananları kabullenmek arasındaydı. İnsanın hangisini seçeceğiyse yaşı, vicdanı ve çoğu zaman da erdemleri belirlerdi.
İnsan hiç kendinden kaçabilir mi?
Bunu söylemeden edemeyeceğim, Yahudilerin kendi peygamberlerini bu derece aşağıladıklarını bilmiyordum. Hatta kitabın ne kadarı kurgu diye bir araştırma yaptığımda gördüklerime inanamadım. Yakub peygamberi annesiyle iş birliği yaparak babasını kandırmakla suçlayan bir inanış, inancım gereği objektif bakamıyorum belki diye düşünüp tarafsız bakmaya çalıştım. Kendisine gönderilen bir peygambere iftira atmak, yok olmadı, yine aklım almadı. Zaten bu yanlış inanışlar Yahudileri günümüzdeki konumuna getirdi. Katil, hilekar, yalancı terimlerini kendi literatürlerinde gayet olağan, Tanrı tarafından insana yüklenen, amaca giderken olması gereken şeyler olarak göstermek tam da onları anlatıyor sanırım.
Kitap bana çok güzel kapılar açtı, araştırma konularım oldu. Dinler tarihine biraz bakacağım, bilmediğim çok şey var. Ayrıca insanın duygularını, hırslarını çok güzel ifade ederek aslında insanlığın geçmişten günümüze değişmeyen meselelerine de ışık tutuyor. Okuduğum için memnun olduğum, okurken de hayır böyle değil deyip vicdanımın sızladığı bir kitap oldu. Çok güzel noktalara ayak bastığı için yazarı tebrik ediyorum. Güzel bir konu yakaladı, özellikle günümüzde olan bunca olayı bir nebze anlayabilmemi sağladı.
Keyifli Okumalar,
Sümeyye Akarsu




Yorumlar