TANRILAR OKULU- STEFANO D'ANNA
top of page

TANRILAR OKULU- STEFANO D'ANNA





“Düşümü akıl sınırlarımın üstüne çıkaran, duygularımı bilmediğim derinliklere yuvarlayan, özgür olabilmem için beni çağıran, bana rehberlik eden ve hepimizin içinde zaten var olan Dreamer’a…”


Stefano DAnna kendi içsel yolculuğunu anlattığı “Tanrılar Okulu” kitabına yukardaki cümle ile başlar. Stefano, iki çocuklu, eşini genç yaşta kaybetmiş, New York’ta yaşayan, yönetici konumunda, Dreamer’a göre birçok bağımlılığı bulunan mutsuz bir adamdır. Aynı zamanda kendisi kitabın yazarıdır, kısaca gerçek bir hikayedir okuduklarımız. Peki, kimdir bu Dreamer? Aslında Dreamer gerçek ile hayal arasında bir yol göstericidir. Dreamer herkesin içindedir ve aynı zamanda dışında. O her yerdedir, bazen bir sevgili olarak karşımıza çıkar bazen bir patron ve bazen de bir öğretmen. Yani o bizi geliştiren, bizlere ilham veren, bazen acılarla öğreten bir güçtür. Aynı zamanda Dreamer aslında bizizdir.

Herkesin hayat hikayesinde acı, tatlı olaylar vardır. Şu an mutsuzsak tek sorumlusu ve tek suçlusu bizizdir. Bu öğretiyi birkaç yıldır, kendi kendimi geliştirmeye başladığımda öğrendim. Ailemden bana kalan koca bir negatiflik vardı ve ben bunu yıllarca yük olarak sırtımda taşımıştım. Çoğu insan sorar kendine “Bunca şey neden benim başıma geliyor?” cevabı çok açıktır, “Hayatın böyle, çünkü sen öylesin.”

Olumlu Düşünme Sanatı muhakkak bir şekilde karşımıza çıkmıştır, fakat ne kadar denersek deneyelim hiçbir şey değişmez. Kitap bu konuda oldukça yardımcı olur, beynimizin arka planında çalışan ve sürekli yanlış krokiler çizen bir sistem vardır, biz ön planda olumlu düşündüğümüzü sanırken o hep alternatif planlar yapar. Sonuç olarak bizim hayatımız düzelmez. Korku ve endişe, düşlerimizin katilidir.

Stafano, Dreamer’ın yardımıyla kuyudan çıkmaya çalışır. Yemek, statü, para gibi bir sürü bağımlılığı ise onun paçasını bırakmaz, onu devamlı kuyuya doğru çeker. Burada Dreamer ona tavsiyede bulunur, “Kendini gözlemleme, kendini iyileştirmedir.” Peki, ama nasıl? Kendimden örnek verecek olursam ben kendimi gözlemlemeye başladığımda kendi kendimden çekindiğimi, gözlerimin içine dahi bakamadığımı fark ettim, omuzlarım dik değildi ve yemek bağımlılığım vardı. Ayrıca hep yalnız kalmak ve toplumdan uzak durmak istiyordum, sesim dahi gür çıkmıyordu. İlk olarak yemek bağımlılığımı hallettim, spora başladım ve omuzlarımı dikleştirdim, kendimden emin konuşmaya başladım. Bu kolay değildi fakat bunu zor da olsa başardım. Sadece fiziksel değişimler insanın hayatını bu kadar mı etkiler, etkiledi. Ruhsal problemlerim yavaş yavaş ortadan kalktı, depresif değildim, pozitif bakmaya başladım. O an bana doğru akan koca bir dünya gördüm. Geçmiş hayatımda yaşadığım birçok olay artık tekrara düşmüyordu, bunlar neden benim başıma geliyor cümleleri gitmiş yerine şükürler olsun ne muhteşem bir hayatım var cümleleri oluşuyordu. Harika bir işim var, kitap okumaya ve araştırma yapmaya zaman ayırıyorum, hayal ettiğim siteyi kurdum, gitmek istediğim ülkelere gidiyorum, tatilimi yapıyorum, muhteşem bir insan ile birlikteyim, kendi evimi kurdum, para sıkıntım yok ve harika çalışma arkadaşlarım var. Çevremdeki insanların iyiliklerini saysam bitmez. Hatta yakın arkadaşlarım, tanıdıklarım “Senin şansın döndü, harika bir hayatın var, Maşallah.” diyorlar. Çünkü “Güzelin şansı olmaz” öğretisini hayatımdan çıkarıp yerine, niyet, dua ve şükür ekledim. Niyetim güzeldi, hayallerime inancım tamdı ve her gelene şükrettim.


Sık sık dile getirdiğim ve çok sevdiğim Mevlana’dan bir öğreti paylaşmak istiyorum; “Dünyada olabilecek her bir olay için misal aleminde sayısız ihtimal uyur. Siz ağzınızdan çıkardığınız sözlerle o ihtimalleri uyandırırsınız. Güzel kelimeler söyleyin ki güzel ihtimaller uyansın. İnsanın kaderine müdahalesi buradadır…”

Kitap aslında bu manada bana hayatın öğrettiklerinin üzerinden geçti. Asıl beni şaşırtan şey zamana bakış açımı değiştirmesi oldu. Benim için geçmiş bitmişti ve şimdi çok kısaydı, hatta yoktu. Ama bana geçmiş değiştirilebilir ve şimdiki zaman sonsuzdur, dedi. Haklıydı, geçmiş benim için değişmişti zaten. Bana acı veren insanlara artık teşekkür ediyordum, çünkü acı öğreticiydi. Hatta en çok onlar beni geliştirmişti. Geçmişe bakış açım değiştiğinde, geçmişim artık eskisi gibi değildi. Evet, şimdi sonsuzdu, çünkü bitmiyordu. Zaman hep şimdiydi. İnanılmaz değil mi? Sihir gibi, nasıl olurda bu kadar çabuk, tek bir kitap her şeyi değiştirebilirdi?

Sadece bu da değil Hz. Adem’e bakışımı, evrene bakışımı, düşe bakışımı değiştirdi. Ben bir şeyler öğrenmiştim hayattan fakat bu kitap tamamıyla düşüncelerimi evrimleştirmişti.

“Bir insanın nefesi genişledikçe, gerçeği de zenginleşir. Kaderini değiştirmek istiyorsan, nefesin üstüne çalış, bilerek nefes almaya yeterince zaman ayır.” Bu cümle ile artık nefes alma egzersizleri de hayatıma girmişti.

“Kişi, oruç tutma ve solunum yolu teknikleri kullanarak yeni bir vizyon, yeni fikirler ve koyacağı olağanüstü çabaları sonucunda çevresindeki gerçekliği değiştirebilir; kendisini eksik, çatışmalarla dolu ve ölümlü bir insandan, bütünleşmiş, uyumlu ve ölümsüz bir bireye dönüştürebilir.”

Bu cümleler kitabın önemini anlamanızı sağlayacaktır, Kitap 443 sayfa burada anlattıklarım denizde bir damla.

Günlük konuşma diline de dikkat etmek çok önemli, düşündüğün her şey karşına çıkacaktır. Eğer kaba kelimeler kullanıyorsanız, hakaret ediyorsanız düzgün bir hayat beklemek zordur. Evren muhteşem bir sistem ile kuruldu, düşlediğimiz her şey gerçeğe dönüşür. Düşle gerçek arasında biraz zaman farkı olabilir fakat er ya da geç gerçeğe dönüşür. Bu yüzden duruşunuza, yaşayışınıza dikkat etmelisiniz. Kral gibi yaşa ki krallık sana gelsin.

Bu öğretiler tam bir Mevlana Celalettin Rumi öğretileri gibi, zaten batının örnek aldığı bir isim. Nefes egzersizleri, niyet, dua, şükür ve oruç gibi kavramlar tamamıyla Mevlana’yı bana hatırlattı. Mevlana muhteşem bir alim, onun kitaplarını da okumanızı tavsiye ederim.

Kitaba dair söyleyeceklerim çok fakat bitmez, kitaptan birkaç cümle paylaşacağım, okumanızı tavsiye ediyorum, hayata bakış açınızı değiştirecektir, buna gerçekten inanıyorum.


“Daha az ye, daha çok düşle.

Daha az uyu, daha çok nefes al.

Daha az öl ve ebediyen yaşa!”


“Dünya, senin onu düşlediğin gibidir, o bir aynadır. Dışarıda kendi dünyanı bulursun, yarattığın, düşlediğin dünyayı. Dışarıda kendini bul! Git ve kim olduğunu gör... Diğerlerinin, senin içinde taşıdığın yalanın, uzaklaşmanın, cehaletin yansıyan görüntüleri olduğunu keşfedeceksin... Değiş... Ki dünya değişsin.”


"Hep aynı olaylarla karşılaşıyorsun, çünkü sende hiçbir şey değişmiyor. Benzer benzeri çeker. Cenneti yaşayan cennete, cehennemi yaşayan cehenneme doğru yol alır."


““Kendini kazanmak” kadar kutsal bir savaş yoktur,kendi sınırlarını aşmak kadar büyük bir Zafer yoktur.”


"Korkuların, şüphelerin ve aksi düşüncelerin seni yönettiği sürece, senin dışında bir başkasına ya da herhangi bir şeye bağımlı olman gerekecek. Kendini bundan kurtaramadıkça, bir şeye olan bağımlılığı başka bir şeye olan bağımlılıkla değiştirip duracaksın.. Ama buna ne özgürlük denir, ne de gelişme."


“Hiç ara vermeden kendini mükemmelleştirmek için çabala, Ufkunu genişletmeye çalış. Varlığının bedeli için ön ödeme yap, eğer isteklerinde samimilerse, çabalarında başkalarına yardımcı ol.”


SUKHA

bottom of page