TUTUNAMAYANLAR- OĞUZ ATAY
top of page

TUTUNAMAYANLAR- OĞUZ ATAY



Oğuz Atay'ın "Tutunamayanlar" eserini bitirdiğimde şu sorular döndü aklımda;


"Neden böyle ağır hüzün barındıran bir kitap yazar insan?

Selim'in çektiği acıları bize gösteren Turgut'a neden bu kadar merhamet duyuyorum?

Turgut'un onu anlayan bir Olric'i var, bizi anlayan birileri olacak mı? Nasıl baş edeceğiz?"


Selim'i anlatan en iyi cümle İsmet Özel'in satırları arasında gizlidir aslında "Kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde..."


Doğdu Selim ve birkaç insanın hayatına değindi sonra hiç yaşamamış gibi unutuldu, sadece ölümü bir gazetede birkaç satır yer kapladı, annesinin yüreğinde bir sızı ve birkaç saat üzüldü öylesine görüştüğü öylesine var olan birkaç arkadaşı. Ama Turgut farklıydı, takıldı Selim'in dünyasına. Tek tek kopardı anılarını işledi kalbine, onu anlamaya ant içmiş gibi düştü peşine. Selim'i yudum yudum içti, hiçbir alkolün, maddenin veremeyeceği bir sarhoşluğa kapıldı. Bizleri de bu içinden çıkılmaz hüzne ortak etti. Kendi zihin süzgecinden geçirdi belki Selim'in tüm yaşadıklarını, fakat o süzgeç zaten Selim'i çok iyi anlayan bir yapıdaydı, ne tortu kaldı ne bir iki toz parçası!


Ailesini, işini gücünü bırakıp Selim'in ardına düştü. Selim'in yazdığı anıları, şarkıları paylaştı bizimle. Yetmedi, bir iki cümle kurduğu arkadaşlarını, vazgeçmek durumunda kaldığı aşklarını, yapmak zorunda kaldığı her bir mecburiyetini anlattı bize. Olric adında bir arkadaşıyla sohbet ede ede işledi zihnimize Selim'i. O artık iki satır kaplamıyordu gazetelerde, birkaç arkadaşın birkaç saatlik üzüntüsünden fazlaydı, o sadece bir annenin sızısı değildi. Turgut sayesinde hepimizin acısı oldu. Ve bu karmakarışık duygular arasında yazarı unuttuğumuz, hikayeyle bütünleştiğimiz bir an daha. Bazı yazarlar okuyucuyu hikayeye dahil etmesini çok iyi başarıyor.


Oğuz Atay İstanbul Teknik Üniversitesi'nde İnşaat Mühendisliği okudu, mesleğini uzun bir süre icra etti. Aynı zamanda akademik olarak doçentliğe yükselirken "Topografya" adında mesleki bir kitap yazdı. Bununla birlikte çeşitli dergi ve gazetelerde makale ve söyleşiler yayınladı. 1971-72 yıllarında yayınladığı "Tutunamayanlar" eseri ile TRT Roman Ödülünü kazandı. Sadece bununla kalmadı yazarlığını devam ettirerek çeşitli roman ve hikayeler yazdı.


Başarılı bir mühendis, başarılı bir yazar olan Oğuz Atay'ı kendime örnek alıyorum. Umarım bir gün bu satırlarda konuştuğumuz Oğuz Atay gibi birileri de yazdıklarımızı konuşur. İstekler ve dilekler bitmez şu coşkulu zihnimizde :)


Esere tekrar dönelim; "Tutunamayanlar" çok iyi bir duygu aktarımına sahip olsa da sıkıldığım bölümler oldu. Özellikle noktasız ve büyük harfsiz sayfalarca ilerleyen o meşhur bölüm. Neden böyle bir bölüme yer verdi hala bilmiyorum. Bir rüyaydı geldi geçti, gerçek olmayacak kadar saçmaydı ve o yüzden gerçeklikle ilgisini azaltmaya çalıştı. Belki de bu yüzden, kim bilir. Sadece çok sıkıldım ve zor bitti, demeden geçmeyeyim.


Bazen yokuş yukarı bazen yokuş aşağı sürüklendim durdum, fakat bitirdiğimde bırakılan hisler inanılmazdı. Nasıl Selim gibi intihar ettim, nasıl Turgut gibi peşine düştüm Selim'in ve bir hayali karakterle nasıl bu denli varmış gibi sohbet ettim, hiç fark ettirmeden nasıl yaşadım o ağır aşk acısını içimde, çok şaşkınım.


Yorucu fakat hayatın içinden, öğretici tarafı yüksek bir kitaptı. Özellikle intihar eden bir insanın ruh halini gözlemlemek, o insanın psikolojik durumunu incelemek güzeldi. Okumak milyonlarca hayat yaşamamı sağlıyor. Ve "Tutunamayanlar" eserini hayatımın bir köşesine not ettiğim için çok mutluyum.

Keyifli okumalar...

bottom of page